
19.yy İngilteresi bu ikilik olayına cidden takmış, onu anladım. Wilde'ın muhteşem eseri The Picture of Dorian Gray gibi Robert Louis Stevenson'ın eşit derecede muhteşem romanı Dr. Jekyll and Mr. Hyde da 'duality' temasını esas almış. Söyledikleri şeyler birbirine yakın aslında:
İyi de kötü de bizim içimizdedir. İkisi de eşit derecede baskındır. Birisini öne çıkarmak ya da daha etkin hale getirmek senin elindedir. Ancak dikkat et baskın hale getirdiğin taraf kontrolü senin elinden almasın.
Ne gariptir ki iki romanda da içimizde taşıdığımız o kötü tarafın eninde sonunda bizleri kontrol altına aldığı ve kötü olana yenildiğimiz yansıtılmış. Pek de yanlış sayılmaz aslında bu görüş, çünkü kötü bizi direk zaaflarımızdan vurur ve insanın zaaflarına teslim olması kadar doğal bir şey yoktur.
...

Yukarıda da görebileceğiniz gibi novel dersi bana bu yıl birçok güzellik yaptı ve en hoşu Valerie'nin Great Expectations'ı da okunacak romanların arasına dahil etmesiydi. Gerçi sevgili Pip bütün roman boyunca Estella da Estella diye bizi öldürse de bu kitap sadece Miss Havisham

No matter how unreasonable the terror, so that it be terror! Öyle ama yalan mı? Adam kediden korkuyor mesela. Kedi ayol nesinden korkuyorsun diyebilir misin?
Neyse zırva moduna dönmeden edebi muhabbetimizi burada sonlandırıyorum....
Gelelim filmlere...
İtiraf ediyorum Kuzuların Sessizliğini yeni seyrettim. Anthony Hopkins gibi cici bir adamdan korkacağımı hiç düşünmezdim doğrusu. Oscar'ı hak etmiş, gelsin bir tane de ben vereceğim. O ne güzel yüz yemektir öyle, hayran kaldım valla:P Jodie Foster'ı severdim za

American Beauty ( Türkçesini yazmıyorum, yanlış anlamışlar çünkü filmi bütünüyle) ve
Guguk Kuşu'nu da izlemenizi tavsiye ederim.
Bitti.
0 yorum:
Yorum Gönder